EMAIL_CAMPAIGN_12_9_2025_13_0

SİZİN İÇERİĞİNİZ GECİKİRKEN PAZARDA KİM KAZANIYOR?

İçeriğiniz gecikirken rakibinizin görünürlüğü arttı mı? Büyük ihtimalle evet. Çünkü dijital pazar boşluk sevmez, her boş koltuğa birileri mutlaka oturur.

Elinizde bekleyen o e-posta kampanyası, onayı yetişmeyen kritik sunum görselleri, revizyon üstüne revizyon alan o LinkedIn postu… 

Ajans cephesinde ise, istisnalar elbette var, dünya farklı dönüyor ve gün sonunda “kalite süreçleri işleri yavaşlatıyor” iddiası savunuluyor. O esnada pazar, sizin yarattığınız boşluğu hiç tereddüt etmeden dolduruyor ve rakibiniz bir adım daha öne geçiyor.

ZAMANLAMA BOŞLUĞU = FIRSAT MALİYETİ

İçerik, yayına girdiği anda değer üreten bir çıktı olmalıdır. Bir içerik geciktiğinde karşılaştığınız durum, gecikmeden fazlasıdır. Muhtemelen dijital etki alanınızın daraldığı gerçeği ile yüzleşirsiniz.

Bugün bizimle çalışmak isteyen markaların verilerinde benzer tabloyla karşılaşıyoruz. Yayın akışı birkaç hafta sallandığında önce organik erişim daralıyor, ardından aynı etkiyi geri kazanmak için medya bütçesinin yukarı çekilmesi gerekiyor. 

İşin zor kısmı da burada başlıyor: Alanınızı doldurmalı, beklenmedik maliyetleri karşılamalısınız. Algoritmanın gözünde “istikrarlı oyuncu” yerini bir kere rakibinize bıraktığınızda, mücadele ederek kazandığınız konumunuzu geri almak için ekstra medya bütçesi, ekstra kampanya, ekstra emek harcarsınız.

SESSİZLİK DE BİR MESAJDIR

Güven, ritimle inşa edilir. Ritmi oluşturmak için kitleniz belli gün ve saatlerde sizden içerik görmeye alışmalıdır. Bu, “top of mind” dediğimiz zihinsel yerleşimin temel mekanizmasıdır. 

Dijital platformların güncel işleyişi de söylemimizi destekliyor. Düzenli yayın yapan markaların içeriklerinin akışta daha istikrarlı göründüğünü, dağınık paylaşan hesapların ise zamanla geriye düştüğünü pratikte net biçimde izliyoruz.

Arka arkaya üç hafta güçlü içerikler yayınlayıp dördüncü hafta “sessiz moda” geçtiğinizde, kitlenizin aklında “Bu marka nerede?” sorusu belirir. 

İşte dikkat gerektiren noktaya geldik.

Dijitalde sessizlik de bir mesaj taşır. 

Sorun şu ki, bu mesaj çoğu zaman “önceliğim değilsin” diye okunur. Düzenli yayınlayan, ritmini bozmayan rakibiniz ise aynı anda “buradayım, takipteyim, senin için üretiyorum” mesajını verir.

“YA HIZ, YA KALİTE” TUZAĞI

“Kalite zaman alır” cümlesi, içerik dünyasında en çok kullanılan ama en az sorgulanan kalkanlardan biri. Çoğu zaman dağınık süreçleri, planlanmamış iş akışlarını, net tanımlanmamış sorumlulukları perdeleyen konforlu bir bahane hâline geliyor.

Oysa gerçek başka. Hem hızlı hem kaliteli içerik üretmek mümkün, bunun sırrı doğru kurgulanmış bir sistemde saklanıyor.

Süreçlerini net belirlediğimiz markalarda, içerik takviminin hem bozulmadan ilerlediğini hem de toplantı sayısının belirgin şekilde azaldığını görüyoruz. Dolayısıyla hız–kalite ikileminin büyük kısmının aslında organizasyon problemi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz.

Sistem yoksa kalite her toplantıda yeniden tartışılır, her işte yeniden tanımlanmaya çalışılır. Sistem varsa içerik, net kuralları olan bir üretim bandından geçer. Ekip ne beklediğini, neyi ne zaman teslim edeceğini bilir.

“ACİL!” MAİL DÖNGÜSÜNDEN ÇIKIN

İçerik gecikiyor, takvim sarkıyor, kimse net bir tarih veremiyor. Sonra o meşhur e-postanın atılması gerekiyor: “Bu iş acil, bugün çıkmak zorunda.”

O tek mail, zincirler hâlinde yeni maliyetler doğuruyor:

  • ⁠  ⁠Aceleyle yeniden yazılan metinler
  • ⁠  ⁠Geceye sarkan revizyonlar
  • ⁠  ⁠Tasarım ekibine sıkıştırılmış sorumluluklar
  • ⁠  ⁠Onay mekanizmasının yeniden düzenlenmesi 
  • ⁠  ⁠Bir sonraki hafta bozulmuş takvimler

Bu döngü, ekibin zihinsel enerjisini de tüketiyor. Pazarlama bütçesinde görünmeyen ama fiilen en pahalı maliyetlerden biri, geçilmek zorunda olan acil mod yüzünden kaybedilen odak oluyor.

TESLİMAT BİR DİSİPLİNDİR

Tart Ajans’ta içerik üretimini yaratıcı bir an olarak değil, baştan sona tasarlanmış bir disiplin mimarisi olarak ele alıyoruz. İçerik takvimini markayla aramızda kurulmuş, ciddiyeti yüksek bir sözleşme kabul ediyoruz.

Teslim tarihine uymak, sürecimizin merkezi ve korumamız gereken stratejik bir çizgi. Süreçleri, sorumlulukları ve onay mekanizmalarını bu çizgiyi savunacak biçimde kurguluyor, gecikme ihtimalini önlemek adına tüm tedbirleri alıyoruz

Tart Ajans’tan küçük bir not:

Yayın akışınız sık sık erteleniyor, “acil” mail zincirleri normal hâle geliyor, üstelik kalite bahaneleri de pek gerçekçi görünmüyorsa değişimi birlikte başlatabiliriz.

Markanızın sesinin sahada kesilmediği, yayın ritminin korunduğu bir yapı hedefliyorsanız, ilk adımı birlikte atabiliriz. Koltuğunuzu boş bırakmak zorunda değilsiniz. Birlikte yerinizi sağlamlaştırabiliriz. 

No Comments

Sorry, the comment form is closed at this time.